Bu günlerde sürekli takip ettiğimiz hava durumundan güzel haberler aldığımız oluyor, fakat kim hangi meteorolojiden bilgi alıyor bilmiyoruz. Sağanak yağışlı ve güneşli hava durumlarını aynı anda görmemiz mümkün. Bahse konu gün Pazar. Yani 13.10.2013. Yağmura yakalanmayı istemesek de göze alıyoruz ve iki gün öncesi gezi planını konuşmaya başlıyoruz..
Hava kapalı da olsa sahile yağmayacağını düşünerek hedefi Tirebolu belirleyip rotamızı çiziyoruz.
İlk durak “Vakfıkebir Terminali”, gezimizin kahramanıyla buluşma zamanı.
Pazar sabah 10.30 ve kısa bir kahvaltıdan sonra motor sesini dinlemeye başlıyorum.. Her şey hazır artık yola çıkabilirim.
Hedef Tirebolu, çıkıyoruz yola.
Daha sonradan öğrendiğim Alper’in sürpriz rotasını duyduğumda harika bir yol olacağını düşündüm. Tirebolu’dan Gümüşhane yoluna sapacaktık. Kürtün üzerinden Torul’a ulaşıp oradan Zigana’ya geçme planını anlattı Alper bana. Ama hava durumu Alper’i baya endişelendiriyor gibiydi. Benim içimse motosiklet sürme heyecanıyla yanıp tutuşuyor. Hava umrumda değil Kararı Alper’e bırakıyorum ama o da kararsız, bana sorup duruyor.
5 dk düşündükten sonra kararı;
Yazı dönüş yolunu, tura dağları temsil ediyordu.
Sonuç TURA, devam etme zamanı.
Yeni rotamız bu oldu.
Kısa bir mola veriyoruz ve eski bir asma köprü farkediyoruz.
Dönüşe geçeceğimiz sıra bir atv farkediyoruz heyecanlı bir amca ve teyze. Durmak istiyorlar fakat yolun ortasında durmayı tercih eden amcam trafiğe kapılıp devam etmek zorunda kalıyor.
Mola bitiyor ve devam ediyoruz.
Yollar harika; bol virajlı, pürüzsüz kuru asfalt ve yarı güneşli.
Molada konuştuğumuz ileri sürüş tekniklerini yolda uyguluyoruz; dıştan viraj gör, virajı içten al, hafif gaz açışıyla keyfi hisset ve başka viraj hazırlığına başla.
Rakım yükseldikçe soğuk havayı hissetmeye başlıyoruz. Sıfırdan başladık ve hedefimiz 2032 m.
Torul’a ulaştık ve Zigana dağının yolunu tuttuk. Hem yokuş çıkıyor hem de viraj yapıyoruz. Oldukça eğlenceli ve zevkli bir yolculuk oluyor. Kısa bir mola veriyoruz. 1000 m civarındayız ve doğanın en güzel olduğu zamandayız.
Zirveyi geçtik ve artık yokuş aşağı iniyoruz. Tabiiki yine bol virajlı. Ama hava soğuk çok üşüyoruz ve karnımız iyice acıktı. Tesislere ulaşmalıyız.
Kısa sürüşten sonra tesislere ulaşmış oluyoruz. Acıktık ve üşüdük. İçeride bizi bir sürprizin beklediğini öğreniyorum Alper’den.
Isınma zamanı, şömine bizim için yanmış gibi. Hemen yanındaki masaya geçiyoruz. Sürprizin ta kendisi. Alper burayı yağmurlu ve soğuk bir Gümüşhane gezisinde keşfettiğini anlatıyor. O yüzden yine burada durmuşuz.
Yeterince kaldıktan sonra yol bizi bekliyor, gitmeliyiz.
Tabi ki Cbr’lar bu yollar için başka şık denemenin lüzumu yok
Durmadan devam ediyoruz. Hafif yağmur çiseliyor, yollar ıslak ve kalabalık.
Trabzon’a ulaşıyoruz. Benim yolum bitti fakat Alper’in daha 50 km’si var. Başka gezilerde buluşmak üzere Ayasofya kavşağında ayrılıyoruz.
Başka gezilerde, yazılarda buluşmak üzere. Farınız ve yolunuz hep açık olsun.